8 Ocak 2005 Cumartesi

Önce İnsan'ım...

Önce İnsan’ım...,

Çocukluğumuzun ve gençliğimizin öncü gazetesi, rahmetli Abdi İPEKÇİ’nin temellerini attığı ve günümüze kadar korunan ve korunacak ilkeleri ve hedefleri olan Milliyet Gazetesi, yepyeni bir gelişimi başlatıyor, yolunun açık olmasını diliyorum.

Bundan sonra ki haftalarda bu satırlarda, internet temelli işlere –ki kısaca e-iş olarak tanımlayabiliriz- değineceğiz. Moda kavram olarak her tanımın başına “e” ekleyerek internete dahil ediyoruz. Peki bu kadar basit mi ? Elbette değil. Arka planda bir yığın “Ne, Neden, Nasıl” soruları ve bunlara verilebilen/verilemeyen cevaplar var. Değişik bir bakış açısı, farklı bir ses ve yorum getirmeye çalışacağız. Siz değerli okuyucuların eleştirisi, yorumları ile daha farklı boyutlara geçişler olacak...

Internet temelli tüm işlerin arka tarafında çeşitli görevlerde çalışan ve zincirin tamamlanmasını sağlayan programcı, analist, network mühendisi, donanımcı, iletişimciler var. Ben bunların tümüne kısaca Bilgi İşlemci diyorum. Her biri, bir bilgi üzerinde yoğunlaşarak işlerini yapmaktalar. Eskiden bir görüş vardı : “Bilgisayarcılar, Cam kafeste yaşarlar” Onların farklı olduklarını, farklı yaşadıklarını anlatan bu ifade gerçekte doğrudur. Bilgi İşlemci farklıdır. Onların beyinleri farklı çalışır. Yaptıkları işe yoğunlaştıklarında, beyinleri bir “akış” moduna geçmekte, etraflarıyla olan ilişkilerini kesmekteler ve bir soruna, probleme günlerce konstantre olabilmektedirler. Saatlerce sıkılmadan ekran başında durabilirler. Bu anda kendilerini dışı ortamdan “izole” ederler ve derin bir düşünme moduna geçerler. Hatta uyurken, araba sürerken, pencereden bakarken bile sürekli “düşünme” modundadırlar. Bu anda bilgi işlemci, bir sürü “karar alma” uğraşı içinde olur. Bu uğraş içindeyken dış ortamdan bir “işaret” geldiğinde , hızla giden arabanın aniden fren yapması gibi bir tepki alınır. Eğer o işaret yapılan işle ilintili ise (şu saha nedir ?, hangi IP kullanılacak ? vb.) cevap aniden verilebilir. Çünkü o anda yoğunlaşan konularla ilgili bir sürü soru-cevap zaten verilmekte ve beynin tüm odacıkları doludur. Eğer o işaret bambaşka bir konuyla ilgili ise ya cevap alınamaz ya da farklı bir cevap alınacağı kesindir. Eğer direkt olarak düşünme bölünecek olursa (TV’deki program, gelen bir SMS veya e-mail gibi) çalışma “duracaktır”. Bilgi işlemcinin çalışması “soğuyacak” ve tekrar “ısınması” güç ve zaman alacaktır. Hele bu “ısınma” süresince yapılan işin “kalitesi”nin bozuk çıkma ihtimali yüksektir. Programlarda çıkan hataların, bugların, sistem kurulumlarında meydana gelen arızaların bu “bölünme” zamanlarında ortaya çıktığı tespit edilmiştir.

Bu sadece bilgi işlemcilere özgü bir durum değildir. Çalışan tüm insanların, işlerine yoğunlaştıkları zamanlarda rahatsız edilmemeleri, dış ortamlardan işaret almamaları, yaptıkları işleri hatasız ve zamanında bitirmelerine neden olacaktır. Her işin temeli insana dayanmakta ve en kolay hata yapan varlık insan olduğuna göre tüm sistemlerin başarısı arka plandaki insanların kalitesi ve çalışmasına bağlıdır. Bu nedenle başarılı “e” sistemler kurmak ve çalıştırmak istiyorsak önce İnsan demeli ve bunu aklımızdan hiç çıkarmamalıyız. Sanılanın aksine bilgisayarları almak, üzerine yazılımlar kurmak, iletişimleri sağlamak yeterli görünmemeli. Milyon dolarlık yatırımı yaparken önce “insan”a yatırımın yapılmak zorunda olunduğu atlanılmamalı. Etrafımıza bakalım, başarısız “e” projelerinin nedenine ? Arkasında yeterli insan yatırımın yapılmadığını göreceksiniz. Şirketler bu konuyu “çok kolay” görerek önemsememekteler. Ne yazık ki iş başa gelince atı alan Üsküdar’ı geçmiş oluyor ....

Ahmet ÖZKAN
aozkan@bilgisite.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder