24 Ağustos 2011 Çarşamba

Güvenlik Teknolojileri (Security Technologies)

Önümüzdeki beş yıl içersinde güvenlik konusu BT yöneticilerinin gündemlerinden hiç düşmeyecektir. Bugünden daha fazla olarak üzerinde durulması gereken bir hal alacaktır. Artan teknolojik gelişmeler ve kullanım çeşitliliği, yoğunluğu karşısında güvenliğin sağlanması daha da zorlaşacaktır. Mobil teknolojiler, data iletişimleri, mobilite, artan veri trafiği ve yoğunluğu, kullanılan cihazların çeşitliliği gibi faktörler güvenlik konularında daha da hassas olunmasını gerektiriyor. Kullanıcı profillerinin değişmesi, alışkanlıkları, sosyal medya kullanımı, artan internet ve e-mail trafiği güvenlik açıklarını çeşitlendirmektedir. Virüsler, saldırı atakları, kandırmaya yönelik web sayfaları, fake e-mail mesajları her zamankinden daha fazla tehditkar. Notebook/tablet’lerin PC’lerden daha fazla kullanılır hale gelmesi, akıllı cep telefonları, PDA cihazları güvenlik sistemlerinin açık noktaları olarak karşımızda duruyor.

IDC’nin Türkiye için 2010 yılı araştırmasında BT yöneticilerinin gündemindeki ilk konunun BT sistem ve teknolojilerinin güvenliğinin sağlanması olduğu tespit edilmiş. Telekom şirketleri, bankacılık ve resmi kurumlar başta olmak üzere 2008’den bu yana her yıl güvenlik harcamaları %10 artmış durumda. Aynı araştırmada en önemli üç güvenlik riski; Trojanlar, Spyware ve bilginin çalınması olarak sıralanmıştır. Özellikle şirket içindeki çalışanların bilinçli olarka şirket bilgilerini dışarıya çıkartmaları, sızdırmaları en çok risk olarak görülmektedir. Ayrıca kullanıcıların farkında olmadan, bilmeden veri ve bilgi kaynaklarını kaybetmeleri, silmeleride başka bir sorun olarak görülmektedir.

Bugüne kadar bilinen güvenlik teknolojileri ve uygulanan yöntemlerin yerini daha da karmaşık ve kompleks güvenlik sistemleri alacaktır. Güvenliğin sağlanması için şirketlerin iletişimi merkezileştirmeye yönelecek ve daha sert tedbirlerin uygulanması gerekecektir. Kullanıcıları rahatsız etmeden, iletişim trafiğini aksatmayacak şekilde güvenlik politikalarının kurulması lazım gelecektir. BT departmanlarında işi sırf güvenlik politikalarını uygulamak/kontrol etmek ve geliştirmek olan alt birimler olacaktır. BT bütçelerinde güvenlik yatırımları önemli bir harcama kalemi olacağını ve her yıl artacağını öngörmekteyim. Notebook/PC güvenliği, özellikle notebookların çalınmasına karşı tedbirler, USB üzerinden kontroller, wireless erişimleri, misafir networkleri, 5651 erişim yönetimi, spam filtering, internet erişimlerinin kısıtlanması gibi konularda alınması gereken bir sürü tedbirler var ve bunların çoğu kullanıcılar tarafından sevimsiz karşılanmaktadır. Ayrıca şirketlerden sosyal paylaşım sitelerine erişimlerinin kısıtlanması, anlık mesajlaşma uygulamalarına izin verilmemesi gibi tedbirlerde kullanıcıları rahatsız ediyor. Ayrıca satış&pazarlama gibi departmanların bunlara ihtiyaç duymaları da ayrı bir sorun yaratmaktadır. Bu nedenle BT Yöneticileri alacakları tedbirleri, uygulayacakları politikaları şirket yönetiminin desteğini ve onayını alarak hayata geçirmeleri gerekmektedir. Kullanıcıları sürekli eğiterek, bilinçlendirme görevlerini ihmal etmemelidirler.

Artan veri trafiği karşısında veritabanlarının güvenliğinin sağlanması da ayrı bir konudur. Veritabanı erişimlerinin kontrol altına alınması, ekran ve raporların erişimlerinin yetkilendirilmesi, alınan raporların dış ortamlara transfer edilmesinin engellenmesini sağlayan uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Kullanıcıların tek bir yerden sisteme giriş yapmaları (single sign on) ve erişim kontrollerinin kolay ve yönetebilir olmasını ağlayacak uygulamaların kullanımı artacaktır.

Sosyal paylaşım sitelerinin yaygın olarak kullanılması sonucunda dışardan sızmalar, farkında olmadan zombi cihaz hale gelmesini de sağlayabilir. Bu nedenle kontrollü olarak erişim izinlerinin verilmesi yoluna gidilmektedir. Bu tür sitelere erişim izinlerinin verilmesi beraberinde internet trafiğini arttırmakta ve günlük iş yapışlarına engel olacak hale getirmektedir. Üzerine üstlük birde çalışanlarının mesailerinin bir kısmını bu şekilde harcamaları da şirket yönetimleri tarafından hoş karşılanmamaktadır. Resim/video paylaşımları, haber sitelerindeki videolar artan data trafiğini olumsuz kılan bir başka kullanım şeklidir.

Tüm internet trafiğinin kontrol altına alınarak günlük olarak raporlanır hale getirilmesi için loglama-raporlama uygulamalarının kullanımını arttıracaktır. Kullanıcı bazlı olarka izinlerin verilmesi, trafiğin yönetilmesi, şirket içine raporlanması gerekmektedir. Benzer bir çalışma da e-mail trafiği içinde yapılmalıdır. E-maillerin arşivlenmesi ve kullanıcı silse bile sistemden silinmemesini sağlayacak

Deloitte’nin 2011 yılı “Bilgi Teknolojileri İş dünyası Dengesi” araştırma raporuna göre ülkemizde BT departmanlarının sadece %18’inde Bilgi Güvenliği Yöneticisi (CISO – Chief Information Security Officer) olduğunu ifade edilmekte ve bu oranın önümüzdeki 5 yıl içinde daha da artacağı öngörülmektedir. Bilgi güvenliği departmanının BT içersinde (Dünyada %15) %ya da dışında olması (Dünyada %54) tartışılan bir konu olduğunu hatırlatalım.

Önümüzdeki Pazartesi Sabahı ;

Güvenlik zaafiyetlerinizi tespit ederek önem sırasına dizin ve gidermek için tedbirlerinizi alın. BT bütçenizi her yıl için güvenlik teknolojilerine yatırım yapacak şekilde değiştirin. Bunun için şirket üst yönetimi ile yakın ilişki içinde olup onların onayını ve desteğini alın. Departman içinde işi sadece güvenlik olan birim oluşturun ve gerekirse dış kaynak hizmeti alın...

Bana göre ...

Bilgi teknolojilerinde güvenlik en çok konuşulacak ve baş ağrıtacak bir konu olacaktır. Ne kadar tedbir alınsa da mutlaka bir açık nokta olacaktır. Tedbirlerin alınmasında duygusal davranmayın ama paranoyak davranışlar içinde de olmayın.

24/06/2001

Sanallaştırma (Virtualization)

  • Sanallaştırma bir seferlik proje değildir, sürekliliği olan bir süreçtir.
  • Sistem odasında gördüklerinize inanmayın, bir daha dikkatli bakın.
  • IT sistemleri, mantıksal sistemlere doğru gelişme gösteriyor, sanallaştırma rüzgarına karşı durmak imkansız.
  • Daha az yer, daha az enerji, toplamda daha az maliyet ve azalan IT giderleri. “Green IT” ile tam uyumlu.
  • Vmware, Microsoft, Citrix arasında kıyasıya bir rekabet var.
  • Masaüstü sanallaştırma konusu çok yakın zamanda gündeme gelecektir.

Öncelikle sunucu tarafında yeni yatırımlar düşünülüyorsa sanallaştırmaya uygun blade modelli sunucuların alınmasını önerilmekte. Tabi bu sunucuların CPU ve özellikle RAM bellek olarak geniş kapasiteli olması gerek. En az dört çekirdekli 2 fiziksel CPU ve 32 GB RAM bellekli makinaların olması tercih ediliyor. Böylece atıl kapasitede çalışan birden fazla sunucuları tek sunucu altında toplayarak zaman, yönetim, yer ve enerjiden tasarruf edebiliyoruz. Sanallaştırılacak olan uygulamaları da önceden tespit edilmesi uygun olacaktır. Bazı yazılımlar çalışma koşulları sanallaştırmaya uygun olmayabilir bu yüzden hangi sunucuların üzerindeki hangi yazılımların sanal sisteme taşınacağının belirlenmesi gerek.

Ancak bunu yapabilmek için uygun sanallaştırma yazılımlarına da sahip olunması gerekiyor. Bedava olanları da mevcut lakin kurumsal firmalarda ve uygulamalar için risk teşkil edecektir. O halde bütçemize ilave olarak sanallaştırma yazılım lisansları ve onlara ait yıllık bakım bedellerini ilave etmeliyiz. Sanallaştırmada tek makina olmayacağı için yanına aynı ya da bir alt modelde sunucuyu da almak için bütçemize dahil etmemiz gerekiyor. Tek sunucu alacakken birden iki sunucu alıyoruz gibi gelecek karşımızda bütçemizi anlatacağımız yöneticeye...Burada BT yöneticisinin ikna ve iletişim becerisi devreye girecektir.

Sanallaştırma, Bulut bilişim’e geçişte ilk adımdır. Şirketler, bulut bilişim’e geçeceklerse öncelikle kendi sistem odalarında sanallaştırma çözümlerini uygulamaya almalılar. Böylece uygulamaları kendi ortamlarında test etmiş olacaklardır. Sanallaştırma sunucularına aktarılabilen uygulamaları bulut bilişime taşımak çok daha kolaydır. BT profesyonelleri açısından da sanallaştırma mantığından başlayarak kullanılan teknolojileri biliyor ve uyguluyor olmak bulut bilişime geçişte üstünlük sağlayacaktır.

Sanallaştırma olacaksa olmaz sa olmazı geniş disk kapasitelerine sahip disk sistemlerinin (storage system) olması gerekir. Yani şirketinize ait SAN sisteminiz yoksa sanallaştırma yapmanız da pek mümkün olmuyor. Sunucu üzerindeki disklerle yapılacak olan sanallaştırma tek makinayla olacagindan herhangi bir aksaklık durumunda otomatik taşıma gerçekleşmeyecektir. Disklerin bozulması durumunda da bilgilere erişilemeyeceğinden dataların ya da güncelliğin sağlanması BT uzmanlarının kabiliyetlerine kalmıştır. Söz BT uzmanına gelmişken sanallaştırma yapacaksak bu konuda daha önceden bilgi ve tecrübe sahibi bir uzmanı BT kadrosunda barındırmak gerek (eger dışkaynak firmasıyla anlaşmamışsak tabi) Ya da içerden bizimle uzun yıllar çalışmasında sorun olmayacak, sadakat testlerinden geçmiş bir uzmanı eğitime göndererek bilgi sahibi edilmesi gerekecek. Demek bütçemize bu kalemi de eklemekte yarar var.

Sanallaştırılacak olan yeni sunucular için illa ki yeni işletim sistemi lisanslarına ihtiyaç olacaktır. Eski işletim sistemleri sanallaştırma yazılımları ile uyumsuz olacağından (illa ki) ilave işletim sistemi ve buna bağlı olarak kullanıcı erişim lisanslarının da satın alınmasını bütçelerimize dahil etmemiz gerekiyor. Durun hemen itiraz etmeyin bir alt paragrafı okuyun... J

Herşey yolunda giderse bile BT yöneticisinin çözmesi gereken bir sorunu daha vardır, boşa çıkan sunucular ne olacak ? Kullanmaya devam mı edeceğiz o halde neden sanallaştırma yaptık ki sorusuna iyi bir cevap bulmamız gerek. Başka yerde , farklı lokasyonda değerlendirilecek ise aktif olarak kullanılacak demektir o halde bir paragraf önceki lisans maliyetlerine katlanmamız gerektiğini anladınız değil mi ?

Özet olarak mevcut sunucularımızı tek sunucu altında toplama arzusundaysak aşağıdaki kalemleri bütçelerimize ilave etmemiz gerekiyor;

- Blade server (2 adet)
- Sanallaştırma yazılım lisansları ve bakım bedelleri
- İlave diskler (SAN sistemimiz varsa)
- BT kadrosunun eğitimi (Sanallaştırma konusunda) Ya da dışkaynak firmadan destek hizmeti
- İlave gelecek işletim sistemi lisanslama bedelleri

Önümüzdeki Pazartesi Sabahı ;

Sanallaştırma için bugün daha fazla ne yapabilirim ? düşüncesinde olun. Tüm IT kaynaklarınızı sanallaştırma altında toplamak için planlar yapın. Kaynaklarınızı ve yen yatırım planlarınızı sanallaştırma için tekrar gözden geçiriniz..

Bana göre ...

Sanallaştırılmayı sınırlı sayıda makinayla gerçekleştirmeyin, fiziksel arıza durumlarına karşı hazırlıklı olun. Sanallaştırma yazılımını iyi belirleyin, özellikle lisanslama ve bakım bedelleri size sorun yaratmasın !...Sanallaştırma projesi eğer yeni bir sistem odası , yeni sistem kuruluşları olacaksa gündeme alınabilir mevcut sistemler varken sanallaştırma projesi ilave maliyetler getirecektir. Bilgi teknolojileri yöneticilerinin bu konuda detaylı çalışma yapması ve tüm seçenekleri en ince detayına kadar analiz etmesini öneririm.

Bulut Bilişim (Cloud Computing)

Bilgi Teknolojilerinde yeni bir kavram olarak karşımıza çıkan Cloud Computing “Bulut Bilişim” dünyada özellikle Amerika’da yaygın olarak konuşulmakta ve BT profesyonellerinin ajandalarına girmiş bulunmaktadır. Yeni bir teknoloji olması nedeniyle şüpheyle yaklaşanlar, bekleyelim ve gelişmeleri takip edelim görüşünde olanlar ve her yeni teknolojik gelişmenin heyacanına kapılıp peşinden gidenler gibi gruplar mevcut. Bilgi Teknolojilerinin önde gelen şirketleri IBM, HP, ORACLE, Microsoft, Google, Cisco bulut bilişimde öncülük eden ürün ve hizmetlerle piyasalarda yer kapma uğraşı içindeler. Türkiye açısından bakacak olursak henüz bu alanda elle tutulur bir gelişme yok. Sadece Google APPS özelliklerini kullanan şirketler var ama tam anlamıyla bulut bilişimi kullanıyor diyemeyiz. Bilgi Teknolojileri yöneticileri bu yeni teknolojiyi önümüzdeki 3 ila 5 yıl içinde güncel olarak takip edeceklerdir. Kişisel görüşüm ise bulut bilişimin yeni bir ekonomik kazanç kapısı olacağı yönündedir. Yani sadece teknolojik bir gelişme olarak değerlendirmemeliyiz, tüm açılarından baktığımızda BT piyasasındaki oyuncular için ticari gelir getirecek yeni bir enstrüman olarak değerlendirmeliyiz. Bulut bilişime karşı gelmek ya da kullanmayacağım demek pek mümkün görünmüyor. Dediğim gibi dünyada önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye içinde 10 yıl içinde bu teknoloji kullanılır olacaktır.

Yeni iş modelleri karşımıza çıkıyor dedik, nedir bunlar ?

SaaS – Software as Service
PaaS – Platform as Service
IaaS – Infrastucture as Service

İhtiyaç sahipleri (müşteriler) bu iş modellerinden (servislerden) birini seçebilecekleri gibi birden fazlasını da seçerek kullanabileceklerdir. Bu servislerin içeriklerini özet olarak şu şekilde açıklayabiliriz ;

IaaS – Infrastucture as Service (Alt yapı servisi)

En alt katmanda IaaS servisi bulunmaktadır. Network, donanım gibi alt yapı hizmetlerinden oluşmaktadır. Sunucuların kiralanması ya da firewall gibi hizmetleri verir ve üzerinde çalıştırılacak yazılımlara karışmayacaktır. Amazon.com’un sunduğu EC2 hizmeti ile sanallaştırılabilir donanımların kiralanması bu servise bir örnektir. Buradan kiralanan sunucuların üzerine müşteri istediği yazılımları kendisi yükleyecek ve çalıştıracaktır. Sunucuların sorumluluğu Amazon.com’da üzerindeki uygulamaların sorumluluğu ise kiralayandadır.

PaaS – Platform as Service (Platform Servisi)

Orta katmanda ise müşterilerin ihtiyaçlarına göre uygun ortamların, platformların kiralanması servisi yer alır. Yazılım geliştirme için gerekli ortamlar, veritabanı platformları örnek olarak verilebilir. Microsoft’un Azure, Google Apps içindeki uygulamalar servis olarak kullanılabilir.

SaaS – Software as Service

En üst katmanda yazılım kiralama hizmeti (servisi) yer almaktadır. Müşterilerin ihtiyaç duydukları, hatta şuanda kendi sistemleri üzerinde bulundurdukları yazılımları bu servis hizmeti ile artık bulut üzerinden kullanabileceklerdir. Microsoft Office 365 ile office ürünlerinin kiralanması, Google Apps ile mail hizmetlerinin kiralanması, Salesforce.com üzerinden CRM uygulamalarının kiralanması bu hizmet modellerine örnek olarak verilebilir.

Görüldüğü üzere bu yeni iş modelleri ile her kesimin ihtiyacını karşılamak mümkün oluyor. Bu yeni iş modellerine uygun kiralama seçenekleri ile istediğiniz zaman istediğiniz kadarını ödeme imkanına sahipsiniz. Tabii Amerika’da bu iş daha yaygın ve bir takım kurallar belirlenmiş durumda ancak ülkemizde henüz hizmetler yaygın değil.

Bulut teknolojisinde karar verilmesi gereken bir başka konu da nasıl bir bulut hizmetinin alınacağıdır. Bulut hizmetlerinde de çeşitlilik söz konusu ;

Public Cloud – Herkesin kullanımına açık bulut hizmeti
Private Cloud – Müşteriye özel bulut hizmeti
Hibrid Cloud – Özel bulut hizmeti ile açık bulut hizmetinin bir arada kullanılması

Public Cloud – Herkesin kullanımına açık bulut hizmeti

Bulut hizmetini alırken herkesle birlikte ortak alanları kullanıyorsunuz. Yanlış anlaşılmasın herkes herkesin datasını görüyor anlamında değil. Datalar sadece müşteriye ait ama bulunduğu yerlerde başka müşterilerin de dataları var.

Private Cloud – Müşteriye özel bulut hizmeti

Sadece müşteriye tahsis edilmiş alanda verilen hizmettir. Müşteri için ayrılmış makinalar ya da disk alanları. Müşteri bu alanları kullansa da kullanmasa da ücretini baştan ödemektedir.

Hibrid Cloud – Özel bulut hizmeti ile açık bulut hizmetinin bir arada kullanılması

Özel bulut hizmetini alan müşteriler ihtiyaçları oldukları anda genel bulut hizmetinden yararlanmaları durumunda bu bulut hizmetini kullanmış oluyorlar. Herhangi bir nedenle (ay ya da dönem sonlarında artan iş gücünü karşılamak, ya da E-ticaret yapan bir firma kendi özel bulutu üzerinden satış işlemlerini gerçekleştirirken , ürünleri tanıtım için yarattığı WEB sayfaları genel bulut üzerine taşıyabilir. Böylece site hem sürekli çalışır durumda olur hem de yük dağıtımı gerçekleşmiş olacaktır.

Bulut bilişimden yararlanmak için sürekli internetin var olmasına ve geniş bant genişliklerine ihtiyaç vardır. Avrupa ya da Amerika için bu bir sorun olmamakla beraber ülkemiz açısından kat edilmesi gereken daha çok mesafe olduğunu 2011 yılı itibariyle söyleyebiliriz. Hele mahkeme kararıyla erişimlerin engellenmesi bulut bilişim kavramının ülkemizdeki yaygınlaşmasını sekteye uğratacaktır.

Bu kadar hizmet çeşitliliği beraberinde farklı lisanslama, kiralama seçeneklerini getirmektedir. Haliyle yeni ekonomik modeller oluşmaktadır. Umarım ne demek istediğimi daha iyi anlatabilmişimdir.

Bilgi işlem tarihine baktığımızda, 1990’lu yıllarda, donanımsal açıdan teknolojik gelişmelerin olduğunu görüyoruz. Teknoloji üreticileri ve bunlardan yararlanan yazılımcılar iyi gelirler elde ettiler. 2000’li yıllarda ise daha çok yazılımsal gelişmeleri ve bunların getirilerini görmekteyiz. Yeni yazılımların ve yazılım modellerinin yaygınlaşması, mobil teknolojiler oldukça yaygındı. Ancak piyasalar bir şekilde doygunluk yaşıyordu ve üzerine gelen 2009 krizi şirketlerin karlarını azaltmıştı. Bu ortamdan kurtulmak ve kısa zamanda kayıpları kazanç hale getirmek için büyük oyuncular bulut bilişime sarıldılar. Arka arkaya çıkardıkları yeni ürün ve hizmetlerle gelirlerini arttırma yolunu seçtiler. Bu açıdan baktığımızda yeni kazançların elde edilmesi için yeni kavramlar ortaya atılacak ki kafalar karışsın bu karışıklıktan istifade yeni yatırımlar yapılsın ve şirketler gelirlerini arttırsınlar...

Örneğin Oracle, bulut bilişim teknolojisi altında yeni ürünlerinin duyurusunu yaptı geçtiğimiz günlerde. Oracle Exalogic ve Exadata isimli iki yeni ürünü tanıttı. Geniş datalar üzerinde çalışma yapmak için tek bir kabin içinde çözüm sunuluyor. Oracle’ın SUN’ı almasıyla donanım sağlayıcısı durumuna gelmişti işte bunun sonucunda yeni bir donanımla karşımıza çıkıyor. Bulut bilişimde önemli bir faktör olan kabin ya da container içindeki sunucular kavramından yola çıkarak oluşturulan bu kabin içinde sunucusu, disk sistemi, yazılımı ve network ile komple kutu çözümü sunuluyor. Eğer yığınla datanız varsa ve yeni bir yatırım yapacaksanız değerlendirmeniz gereken bir alternatif ancak haliyle pahalı bir alternatif...

Google, Microsoft ve IBM ise, uygulama seviyesinden giriyorlar Bulut teknolojisine...Bu alanda Google öncü olarak “Google Apps” hizmeti ile kullanıcıların uygulamalarını bulut ortamına taşıyor. Mail hizmetleri, dosya ve takvim paylaşımı, çevrim içi görüşme gibi hizmetlerle şirketleri yatırım yapmaya alternatif hal çözüm sunuyor. Artık BT Yöneticileri, kendi sistem odalarına yatırım yapmak yerine her sene ücret ödeyerek hizmetleri kiralama yöntemini benimseyecekler. Bugün google apps üzerinde 50’ye yakın uygulamanın var olduğunu görüyoruz. Microsoft X360 platformu ile benzer bir hizmeti vermektedir. Ancak henüz istenilen seviyede olduğu söylenemez ve Türkçe kullanımı da 2011 son çeyrekte çıkacak gibi görünüyor. IBM ise Lotus Notes ile piyasaya girmiş durumda ancak maliyetleri Google ve Microsoft’a göre yüksek kalıyor. Ancka Türkçe desteğini veriyorlar...

Görüldüğü üzere teknolojilere yön veren şirketler önümüze yeni alternatiflerle gelmektedirler. Bulut bilişim mevcut iş yapış şekillerini değiştirecektir. Bu teknolojik gelişmelere uyan şirketler ayakta kalacak çağa ayak uyduramayanlar batacak. Yeni bir ekonomik model gelişmektedir. Hizmet verenler açısından hızlıca bu teknolojiye uygun ürün çıkarmak veya mevcutlarını upgrade etmek zorundadırlar. Hizmet alanlar ise teknolojiyi yakından takip ederek gelişmelerden haberdar olmalı ve yatırım kararını verirken iki defa düşünmelidirler.

Önümüzdeki Pazartesi Sabahı ;

Bulut Bilişim için araştırmalarınızı yaygınlaştırın, piyasayı, teknolojileri ve gelişmeleri yakından takip edin. Şirketinizi Bulut Bilişim’e nasıl taşırım, hangi uygulamalarım uygundur diye planlar yapın. Kaynaklarınızı ve yeni yatırım planlarınızı yaparken Bulut bilişim alternatifini gözardı etmeyin.

Bana göre ...

Türkiye BT profesyonelleri Bulut Bilişim’i yakından takip ediyorlar. Bu sevindirici bir gelişmedir. Dünyada ne olup bitiyor anlaşılmaya çalışılıyor. Ancak ortalık biraz toz duman ve bazı şeylerin zaman içinde netleşmesi gerekiyor. Teknolojinin ve ekonomik modelin tam olarak oturması için biraz daha zamana ihtiyaç var. Benim görüşüme göre en iyisi biraz daha beklemek... 24/06/2001

IT Yönetimi (IT Management)

Günümüzde bilgi teknolojileri yöneticisi, BT departmanın yönetiminde çok çeşitli faktörleri gözönünde bulundurmak zorunda. Bu yazıda belirttiğimiz konular zaten teknik olarak yapılması gerekenlere işaret ediyor. Bu bölümde BT departman yönetiminde dikkat edilmesi gerekenleri kısaca belirtmeye çalışmaktayım.

Özellikle yönetimsel beceriler daha fazla önem kazanacak. BT sektöründe iş değiştirme çok kolay ve hızlı olmaktadır. BT uzmanlarının kariyer planlamasının yapılması, maaş ve diğer yan koşullarda iyileştirmeler ve alternatiflerle bu kesimi mutlu etmek zorundalar. Dikey yönde ilerleme imkanları kısıtlı olduğundan daha çok yatay bazda imkanlar sunuluyor. Yeni teknolojileri öğrenmekei için eğitimlere gönderilmesi, bu teknolojilerin şirket ve bireysel olarak kullanıma sunulması, gerektiğinde diğer departmanlara geçiş imkanları ve izinlerin verilmesi gibi beklentileri yönetmeleri beklenmektedir.

Sistem odalarının yeniden organizasyonu ve elektrik tüketiminin azaltılması için çalışma yaparak BT departman bütçesindeki giderleri azaltmak ve tasarruf yapmak zorundalar. Green IT kavramına uygun olarak çözümler gerçekleştirmeli, ölçümleyerek bütçede departman tasarrufu olarak yönetime sunabilir hale gelebilmelidir.

Çoğu şirkette Windows XP işletim sistemi yaygın olarak kullanılmaktadır ve Microsoft 2014 sonunda aktif desteğini vermeyecek. Şuan Windows 7 hızla yaygınlaşıyor ve ufukta Windows 8 görünüyor. Kullanıcı seviyesinde işletim sistemi değişikliğini biran önce gerçekleştirmelidirler. Benzer olarak Office 2013 desteği de 2014 yılında bitecek. Office 2010 geçiş ve beraberindeki lisanslama maliyetleri bütçelerinde önemli bir yer tutacaktır.

Delloit’in 2009 yılından bu yana yapmış olduğu “BT İş Dünyası Dengesi” araştırmasının sonuncusunda da ifade edildiği üzere ülkemizdeki BT departmanlarının %40 Mali işler bölümüne bağlı olduğu, BT yöneticisinin CFO veya COO raporlama yaptığını görülmektedir. Aynı araştırmaya göre BT konuları şirket yönetim kurullarında görüşme sıklığı %30 seviyelerindedir. Artık BT departmanları CIO duzeyinde direkt CEO’ya bağlı ve raporlar hale gelmektedir. Bunun sonucunda da BT departmanlarına CEO tarafından daha fazla görevler/sorumluluklar yüklenmektedir.

Şirketin BT hizmetlerini yaygın olarak kullanması için diğer iş birimleri ile yakın ilişki içinde olmaları gerekmektedir. İletişim becerilerinin artması, sosyal ilişkilerin genişletilmesi ile daha çok içiçe geçecektir. Dış müşteri ihtiyaçlarının karşılanması için öncelikle iç müşteri ihtiyaçlarının/isteklerinin şirket içinde çözülmesi ve iç kullanıcıların memnun edilmesi gerekmektedir. BT olarak sahip olunan yetenekler, çıkartılan ürün ve hizmetlerin şirketin pazarlama ve satışında öncü rol alması BT departmanlarının görevi haline gelmiştir. Bugüne kadar daha çok masraf merkezi olarak görülen BT departmanları artık şirketin stratejik departmanlarından bir tanesi olmaktadır.

Şirketinizin iş süreçleri sürekli değişim içinde olacaktır. Özellikle artan rekabet karşısında maliyetlerin düşürülmesi şirket yönetimlerinin önceliklerinde ilk sırada yer almaktadır. Bu nedenle iş yapış şekillerinde sürekli değişimler olacak bu da BT departmanlarına ilave yükler getirecektir. Değişimlerin departman içinde de yansıması olacağı kaçınılmazdır. Dinamik olarak hem kendinizi hem de elemanlarınızı bunlara hazırlamalısınız.

Bilgi teknolojileri departmanı olarak vermiş olduğunuz hizmetlerin, yatırımların, giderlerin ölçümlenmesi ve bunun şirket içinde diğer departmanlara dağıtılması yöntemini hayata geçirmeniz gerekmektedir. Özellikle ölçümleme ve izleme metedolojilerini kurarak bunu yaygınlaştırmalı ve diğer iş birimlerine yansıtmalısınız. Şirketin BT giderlerinin diğer departmanların bütçelerine yansıtılıyor olması hem BT departman yöneticisinin işini kolaylaştıracaktır. BU şekilde çalışma diğer departmanların BT’den iş istemelerini de daha bilinçli hale getirecektir.

BT hizmetlerinin bir kısmının dış kaynak firmalarına devir edilmesi de BT departman yöneticisinin görevleri arasına girmiştir. Hangi hizmetlerin hangi seviyede dış kaynak firmalarına verileceği şirketlere göre farklılık göstermektedir. Ancak BT projelerinde danışmanlık hizmeti, sistemlerin 7/24 izlenmesi, yazılım/donanım personeli istihdamı gibi konular en yaygın dış kaynak hizmetleridir. Bu hizmetlerin belirlenen SLA süreleri ile ölçümlenmesi ve kontrol edilmesi gerekmektedir. Dış kaynak hizmetlerinin alınması, BT departman bütçelerinde maliyet tasarrufu amacıyla yapıldığını unutmamak gerek.

Sürekli gelişen teknolojileri yakından takip etmek zorunluluğu doğmuştur. Yazılım/donanım/hizmet ve servis konularında hemen her gün yenilikler olmaktadır. Bunları CEO’dan daha önce fark etmeli ve bilgi sahibi olmalısınız.

Önümüzdeki Pazartesi Sabahı ;

Güçlü ve zayıf yönlerinizi hem kişisel olarak hem firma olarak çıkartın. Alışkanlıklarınızı ve iş yapış şekillerinizin değişeceğini bilin ve buna hazırlıklı olun. Diğer departmanlarla nasıl işbirliği içinde olabilirsiniz ? Firmanızın hitap ettiği müşteri profilini tanıyın, firmanızın çalıştığı tedarikçileriyle olan işbirliklerini daha fazla öğrenin. BT hizmet ve masraflarını ölçümlemeyin ve bunu diğer iş birimlerine yansıtın...

Bana göre ...

Artık BT yöneticileri daha çok satış, müşteri ve iş süreçleri odaklı çalışacaklar, teknik bilgi ikinci planda olacak. Bu değişime hazırlık yapan, adapte olan, teknolojik gelişmeleri yakından takip eden, sosyal olan BT yöneticileri başarılı olacaklardır. Bildiklerinizi gözden geçirin ve eksik taraflarınızı hızlıca giderin.

İş Zekası (Business Intelligience)

Önümüzdeki on yıl içinde şimdiye kullandığımız veri miktarı kat be kat artacaktır. Artık exabyte’lar literatümüze girmiş durumda. Bu artan veriden anlamlı bilgiler çıkarmak tüm şirketlerin öncelikle işleri olacaktır. Artan piyasa koşulları, değişen müşteri profilleri, farklılık gösteren alışveriş alışkanlıkları, çeşitli ürünler, rekabet, rakipler gibi ekonomik ve sosyal faktörleri gözönünde bulundurmak zorundadırlar. Şirketlerin kendi kullandıkları programlardan topladıkları verilerin yanında artık dışardan da verilerin alınması ve kullanılıyor olması gündemdedir. ERP programlarının bir adım ötesi olan iş zekası programları ile veri madenciliği, küp analizleri gibi kavramlarla gelecek yıllara ilişkin projeksiyonlar geliştirilmektedir. Özellikle yaşanan ekonomik krizler sonrası şirketler kendilerini her zamankinden daha riskli görmekteler ve hızlı kararların alınması gereken durumlar da olabildiğince çok bilgiye ihtiyaç duymaktadırlar. Yatırım planlarını yaparlarken, ürün veya hizmetlerin fiyatlarını belirlerken, rakiplerin geliştirecekleri atakları önceden kestirmek için iş zekası uygulamalarından sonuna kadar yararlanacaklardır.

BT yöneticileri açısından durumu değerlendirecek olursak, şirketlerin ihtiyacı olacak “İş zekası” uygulamalarına geçişte öncelikli olarak farklı sistemlerin iş zekası uygulamasıyla entegre edilmesi gerekecektir. Bu da departmana ilave bir yük getirecektir. İş zekası projesinin sahibi kesinlikle BT yöneticisi olmamalıdır. Sadece proje takımında önemli görevi olan üye statüsünde bulunmalıdır. İş zekası uygulamasının şirket içindeki geliştirme sürecinde alınması gereken bir çok karar, değiştirilmesi gereken alışkınlar olduğundan bunları yönetecek ve yönlendirecek konumda olmamalıdırlar. Bu görev için şahsi düşüncem şirketin mali işlerinden sorumlu yöneticisi (CFO) ya da satış&pazarlama’dan sorumlu yöneticisinin olması uygun olacağı yönündedir.

İş zekası uygulamasından sonuçların hızlı alınabilmesi için donanımsal yatırımların en az yazılım yatırımları kadar önemli olduğunu da hatırlatmakta yarar var. Farklı sistemlerden verilen aktarılması ve bu aktarımın sürekli olması durumlarını gözönünde bulundurarak güçlü sunucu ve disk sistemlerine ihtiyaç duyulacaktır. Raporlama ihtiyaçlarının artması nedeniyle rapor alma sürelerinin düşük zamanlarda olmasını sağlayacak hızlı işlemciler ve yüksek bellek ihtiyaçları olacaktır. Entegrasyon yazılım ihtiyaçlarınında olacağını söylemek gerek. Tüm bunlar iş zekası projesinin bütçesini genişletecek türdendir.

İş zekası uygulamalarının seçiminde rapor ihtiyaçlarının bu amaca yönelik eğitimleri almış uzman kullanıcılar tarafından yapılması tercih edilmelidir. BT departmanın rapor geliştirmesi çok büyük yük getirecektir. Özellikle raporlar alındıkça farklı gereksinimlerde doğacağından zaman kaybedici durumlar oluşacaktır. Sadece yazılım tekniklerinin geliştirilmesi ve entegrasyon sürecinde BT departmanı aktif rol üstlenmelidir.

Cisco’nun her yıl düzenlemiş olduğu Connected World Report 2011 araştırmasına göre bilgi teknolojileri yöneticilerinin yüzde 32’si önümüzdeki üç yılda veri merkezilerinde iş uygulamalarının kurulumunda gelişmiş hız ve atikliğin en önemli öncelikleri olacağını belirtiyor; yüzde 40’ı ise veri merkezlerini en çok veri ve uygulamalardaki artışın etkileyeceği görüşünde

Önümüzdeki Pazartesi Sabahı ;

Şirketinizin İş zekası projesine ihtiyacını öncelikle kendi içinizde değerlendirin ve eğer uygun görüyorsunuz diğer iş birimleri ile ortaklaşa hareket ederek yönetime sunun. Mevcut sistemlerinizi iyi analiz edin ve veri alışverişine uygun olup olmadıklarını test edin. Entegrasyona hazır olun. Tüm bunların yanında ekibinizi güçlendirmeniz ve takviyeler almanız gerekecektir. Dış kaynak ihtiyacının doğacını unutmayın. Güçlü donanımları almak için bütçenizi geniş tutun. BT departmanına gelecek iş yüklerini doğru öngörmeye çalışın ve ona göre hesaplar yapın...

Bana göre ...

İş zekası projesi BT departmanına topyekün ilave yük getireceğinden bu proje varken başka projelere girişmeyin. Şirketin iş yapış şekilleri, alışkanlıkları, süreçleri değişebileceğini ön görün ve bunlar size yük olarak gelecektir. Eleman, donanım ve yazılım ihtiyaçları oluşacağından öngörülerinizi genişletin. Diğer iş birimlerine dikkat edin,olası başarısızlıkta ilk hedef Bilgi Teknolojileri departmanı olacaktır.
24/06/2001

Servis Temelli Uygulamalar (Service Oriented Applications)

Günümüzde şirketler piyasada var olabilmeleri için rakipleri ile herzamankinden daha fazla rekabet içinde olmaları gerekiyor. Bu da şirketin tüm yöneticilerinin üzerinde daha fazla baskı oluşturmaktadır. Bu baskıyı CEO’lardan sonra en çok şirketlerin bilgi teknolojilerinden sorumlu yöneticileri (CIO’ları) hissetmektedirler. Süreçlerin sürekli değişiyor olması, müşterilerle entegrasyon yapma gereksinimleri, gelişen teknolojiler ve getirdiği imkanlar karşısında tüm ihtiyaçlara zamanında ve en az maliyetle cevap verebilme (bir bakıma hizmet verme) durumundadırlar. Müşteriler karşılarında yenililer getiren ve bunu yaparkende maliyet yüklemeyen şirketleri seçmektedirler. Bunun içinde şirketler süreçlerle yönetim felsefesini benimseyerek, içerde birimler arasında ve dışarda müşteri ve/veya tedarikçileri arasında entegrasyon temelli iş modellerini uygulamaktadırlar.

Şirketlerin iş yapış şekillerini temelde ikiye ayırabiliriz. Ana işleri (core business) ve değişken iş gereksinimleri (business functions). Basitçe bunları açıklarsak Ana iş ; ürün satmak, hizmet vermek gibi çok sık değişmeyen temel fonksiyonlardır, Değişken İş fonksiyonları ; Fiyatlar, kataloglar, yeni ürünler, müşteri istekleridir. Ana iş çok sık değişmez ama iş gereksinimleri çok sık ve hızlıca değişebilir. Fonksiyonların (süreçlerin) standart olmayışları, departman/müşterilerin “nokta atışı çözüm” arayış ve istekleri, kullanılan yazılımların farklılıklar göstermesi, birbirinden bağımsız mimariler gibi noktalar iş esnekliğinin önündeki engellerdir.

2000’li yılların sonuna kadar şirketlerde kullanılan iş uygulamaları birbirlerinden bağımsız ve ayrık olarak sunucu siloların üzerinde çalışmaktaydılar. Birbirleri entegre olamayan hatta farklı uzmanlar tarafından destekelenen bu uygulamalar yerlerini ERP dediğimiz uygulamalara bıraktılar. Belki şirket içindeki süreçler ve dolasiyle departmanlar entegre olabildiler ama dışarda entegre olması gereken müşteri veya tedarikçilerin sistemleri de bulunmaktaydı. Bunun içinde teknoloji imdada yetişti ve XML BT profesyonellerinin hizmetine sundu. Böylece çoklu platformlarda entegre olabilen sistemler geliştirilerek istekler cevaplanabildi.

İşte tüm bu gelişmeler sonrası karşımıza SOA (Service Oriented Architecture - Application) denilen kavram çıktı. SOA ; ana işin (core business) değişen iş fonksiyonlarıyla birlikte çalışması, sürekli değişime ayak uyduracak esneklikte, tekrar kullanımı destekleyecek, çerçevesi iyi tanımlanmış, dışarıya açık bileşenlerden oluşan mimaridir. Bu mimariyi kullanan uygulamalardır. İşin Mimari kısmı Bilgi teknolojilerini ilgilendirmekte işin uygulama kısmı ise kullanıcılara bırakılmaktadır.

Bu tanımı sadeleştirirsek, “legolarla yeni bir yapı inşa etmek”, “notalarla yeni bir beste yapmak” yada “VOLTRAN’ı oluşturmak” diyebiliriz.

Bilgi teknolojileri açısından SOA uygulamasına geçiş özellikle yazılım geliştirme hizmetini kendi bünyesinde barındıran BT departmanları için hayati bir olgudur. Bunun için öncelikle işin teknik ve teorik kısmı özümsenmeli ve kadro oluşumuna gidilmelidir. Geleneksel programlama hizmetlerinin ve programcıların dışında işi sadece bu mimariyi uygulayacak , geliştirecek kişilerin istihdam edilmesi gerekmektedir. Şirketin iş süreçlerinin analiz edilerek ihtiyaçlara göre tek seferlik olarak yazılacak servisler inşa edilmeli ve birlerinden bağımsız servisler uygulamaların içinde birlikte çalışabilir hale getirilmelidir.

BT’Nin tek başına SOA yapısına geçmesi düşünülemez. Ancak şirketin topyekün olarak SOA’yı benimsemesi , CEO’nun önderliğinde ve diğer departman yöneticilerinin katılımı-desteği ile gerçekleştirilebilir. Finans ve Telekom sektöründeki şirketlerin BT departmanlarına ayırdıkları bütçeler büyük olduğundan ve kullandıkları uygulama ve ekipmanların çeşitliliği nedeniyle SOA geçişleri mecburi olmakta ve daha başarılı olmaktadırlar. Daha düşük bütçelere sahip şirketlerin BT departmanları açısından SOA bir “lüks” olarak nitelendirilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta en azından bağımsız servisler geliştirilmese bile entegrasyona açık ve üzerinde en az değişlikle uygulanabilir servislerin geliştiriliyor olması bile bir avantaj getirecektir.

Önümüzdeki Pazartesi Sabahı ;

Mutlaka önünüzde bir entegrasyon projesi durmaktadır. Bunu gerçekleştirmeye başlamadan önce SOA konusunda kapsamlı bir araştırma yapın ve mümkünse işin detaylarını öğrenin. Daha sonra şirketinizin gelecek yıllarda ki hedeflerine bakarak stratejinizi belirleyin. Gelecek yıllarda ihtiyacınız olacak geliştirmeler için bütçenize ilave kalemleri koymanın ve her sene belli bir miktar arttırmanın planlarını yapın. Yazılım geliştirme ekibinizi bu yönde eğitin ve hazırlayın.

Bana göre ...

Mütevazi bütçeye sahipseniz SOA size avantaj değil dezavantaj getirecektir. Bunun için dikkatli olun ve büyük denizlere açılmayın. Tekniği bilerek yazılım geliştirmelerinizi daha etkin nasıl yapabilirim diye kafa yorun. Unutmayın ki eğer şirketiniz süreç bazlı yönetim felsefesini benimsemiş ve bu konuda her türlü gereken yatırımları yapmışsa siz de BT departmanı olarak buna uyabilirsiniz. Aksi durumlarda sadece bir fantezi olarak kalır.
24/06/2001

Data İletişimi (Data Communication)

2011 trendlerine baktığımızda artan bant genişliği ihtiyacı ve kesintisiz iletişimin sağlanması açıkça görülmektedir. Hem şirketlerden dışarıya hem de dışardan şirketlere bağlantıların yüksek hızda ve kesintisiz olması gerekmektedir. Kullanıcıların (hem iç dış müşteriler) uygulamalara erişememesi şirketlere hem para hem de prestij kaybına neden olacaktır. Dış müşteriler için gerekli hizmetin ve desteğin verilebilmesi adına çağrı merkezlerinin artan yoğunluklara cevap verebilir halde tutulması gerekmektedir. Şirketlerin geliştirdikleri uygulama türlerine göre bağlantı trafiği artacak hele kampanya dönemlerinde en üst noktaya taşınacaktır. Bu gibi durumlarda yedek hatların bile devreye alınması gündeme gelecektir.

BTK’nın 2011 ilk çeyrek raporunda, Mart 2011 tarihi itibariyle Türkiye’de ;
- Alternatif işletmecilerin toplam fiber uzunluğu 41.495 km’dir. Türk Telekom’un ise 2010 yılı sonu itibariyle 126.518 km fiber optik altyapısı bulunmaktadır.
- Toplam mobil trafik hacmi 33,95 milyar dakika olarak gerçekleşmiştir.

İletişim hatları sadece veri iletişimi için değil, ses ve video için de gerekli hale gelmektedir. Özellikle video temelli tanıtımlar, video siteleri üzerinden müşterilerle iletişim (youtoube benzeri) önemi arttıkça data hatları ve bunların optimize edilmesi daha da önemli hale gelmektedir. Şirketlerin giderlerini kısması yönündeki düşüncelerden biri de video konferanstır. Dağınık lokasyonlara sahip çoğu şirket hem zamandan hem de giderlerden kaçınmak adına video konferans sistemleri kurmakta ve toplantılarını bu yöne kaydırmaktadır. O halde VoIP konusu daima gündemde olacak ve bunu kullanan teknojiler her daim öncelikler listesinde yer alacaktır.

Aşağıda bir araştırmayı dikkatlerinize sunuyorum, burada dikkat edilmesi gereken nokta data iletişiminin mobil taraftaki hızının önemli bir yer almasıdır.

Cisco’nun düzenli olarak hazırladığı Görsel Ağ Endeksi’nin (Visual Networking Index – VNI) 2010 – 2015 yıllarını kapsayan Küresel Mobil İnternet Veri Trafiği Öngörü Raporuna göre 2015’te mobil internet veri trafiğinin 26 katına çıkarak aylık 6.3 exabyte ve yıllık 75 exabyte seviyelerine ulaşacağı belirtiliyor. Mobil veri trafiğindeki bu artışı tetikleyen iki unsur ise tabletler ve akıllı telefonlar gibi mobil cihazların kullanımı ile mobil video içeriği tüketimindeki artış.
Cisco’nun öngörüsüne göre 2015 itibariyle mobil ağlara 5,6 milyar kişisel cihazla ve 1,5 milyar da cihazlar arası (Wi-Fi hariç) bağlantı olacak.. Mobil videonun bu beş yılda 35 katına çıkarak 2015’te mobil veri trafiğinin yüzde 66’sını teşkil etmesi bekleniyor. Aynı dönemde tablet cihazlardan kaynaklanan internet trafiği ise 2010’dakinin 205 katına çıkacak.

Raporda öne çıkan sonuçlar şöyle:

· 2015’te mobil veri trafiğinin ulaşması beklenen yıllık büyüklük olan 75 exabyte’ın karşılığı 19 milyar DVD, 536 katrilyon SMS mesajı ve 2000’deki toplam (sabit ve mobil) internet trafiğinin 75 katı.
· Küresel mobil internet veri trafiği 2009’dan 2010’a yüzde 159 artmış.
· Küresel mobil veri trafiği 2010’da küresel sabit genişbant veri trafiğinden 4,2 kat daha fazla büyüdü.
· Günümüzde ortalama mobil bağlantı ayda 65 megabaytlık, yani 15 MP3 müzik dosyasına eşdeğer trafik yaratıyor. 2015’te ise ayda ortalama 1,118 megabaytlık, yani 260 MP3 müzik dosyasına eşdeğer trafik olacağı öngörülüyor.

Dünya genelinde bu bir sorun olmayabilir ama günümüz Türkiye’sinde BT yöneticilerinin çözüm bulması gereken bir sorundur. Metropol kenti İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerimizde iletişim alt yapısı ihtiyaçlara cevap verecek seviyede değildir.

Önümüzdeki Pazartesi Sabahı ;

Data hatlarınızın kullanım yoğunluklarını araştırın ve yakından takip etmeye başlayın. Kriz çıkmadan gerekli önlemleri almalısınız. Servis sağlayıcılarla yakın temasta bulunarak fiber optik / Metro Ethernet alt yapıya geçmenizin yollarını araştırın.

Bana göre ...

10. yıl marşındaki gibi önümüzdeki 3-5 yıl içinde fiber optik kablolarla örülecek Türkiye. Ancak bu şekilde artacak data trafiğinin altından kalkalabiliriz. Farklı servis sağlayıcıları ile ortaklaşa çalışılmasını ve hatların/hizmetlerin bu servislerle yedeklenmesi uygun olacaktır. Türkiye önümüzdeki yıllarda oldukça fazla data üretecek ve bunun kullanımı da data trafiğini yoğunlaştıracaktır.

24/06/2001

Mobil Uygulamalar (Mobile Applications)

Gartner raporlarına göre 2011 sonuna kadar dünyada 1.5 milyar insanın mobil teknoloji ürünlerini (cep telefonu, PDA, vb.) kullanacağı tahmin edilmektedir. Türkiye’de de mobil telefon kullanımının gelişimi diğer teknojilere göre çok hızlı olmaktadır. Dünyadaki mobil cihazların üzerinden akan veri trafiği ile ilgili bilgileri Data İletişimi bölümünde kısaca verdim.

Bilgi ve teknolojileri Kurumu (BTK) 2011 yılı ilk çeyrek raporuna göre Türkiye’deki mobil internet kullanımı 2009’dan 2010 yılına yüzde 275 artmış durumda.

Mart 2011 itibariyle Türkiye’de *;

- Toplam 61,7 milyon mobil abone bulunmaktadır.
- 2003 yılında sadece 18 bin internet abonesi bulunmaktayken, sekiz yılda 9,1 milyona ulaşmıştır.
- Mobil genişbant internet abone sayısı 1.8 milyona ulaşmıştır.
- Toplam mobil genişbant internet kullanım miktarı 5.460 TByte
- Toplam sabit genişbant internet kullanım (indirme ve yükleme) miktarı yaklaşık 365.000 TByte (yaklaşık %88’i veri indirme, %12’si veri yükleme) şeklinde gerçekleşmiştir.

Hele bir kişinin birden fazla telefon ve/veya mobil cihaz kullandığını düşünürsek türkiye ve dünya genelinde mobil uygulamaların önemini daha iyi anlayabiliriz. Heryerden, herşekilde ve herzaman iletişim içinde olmak günümüzün olmazsa olması. Şirketlerin BT yöneticileri de artık hem mobil teknolojileri kullanıcılara yaygınlaştırmakta hem de onlara bu cihazlar üzerinde kullanabilecekleri uygulamalarla hizmet vermek zorundadırlar. Şirket web portallarına erişim ve buradan sorgulamaların yapılabilmesi, şirket web sayfalarını mobil cihazlara uygun hale getirmek, blackberry, iphone gibi cihazlarla şirket ve kişisel maillere erişim, sosyal paylaşım sitelerini takip etmek, tablet pc’lerle çalışmak gibi artan kullanıcı ihtiyaçlarını karşılamak zorundadırlar. Ancak teknoloji yeni olduğu için standartlar ve ürün/teknoloji çeşitliliği gibi konular karşımıza en büyük sorun olarak çıkmaktadır. Bugün alınan teknoloji en çok üç ay içinde eskiyebilmektedir. Bu nedenle teknoloji seçiminde çok iyi karar verilmesi gerekmektedir. İki düşünüp bir biçmek atasözü ne kadar doğru değil mi ?

Mobil teknolojiler ; bant genişliği ihtiyacını, baz istasyonu kapasitelerinde artışı (baz istasyon sayısının da artışı demek olabilir) ve wirelles network bağlantı sorunlarını (tabiki güvenlik) beraberinde getirmektedir. BT departmanlarının tüm bu ihtiyaçları karşılamak, kurmak, yönetmek gibi işlemleri 7/24 esasına göre yürütmek zorundadır. Bu durumda özellikle monitoring anlamında dış kaynak hizmeti almalarını önermekteyim. Özellikle sistem ve hatların izlenmesi (monitoring) açısından oldukça yararlı olacaktır.

Blackberry, Iphone, Andorid temelli telefonlar gibi şimdilik üç farklı platform için uygulama geliştirmek sorumluluğu da BT departmanlarındadır. Bununla ilgili ihtiyaçları karşılamak için bünyelerinde programcı bulundurmak ilave kadrolar demektir. Ayrıca rakip firmaların yaptıklarını takip etmek ve onlardan geri kalmamak durumu, BT departmanlarına stres yüklemektedir.

Mobil cihazların kullanımına yönelik kullanıcılardan gelen istek, arıza ve şikayetlerde BT departmanlarının yardım masalarına aşırı yük getireceği aşikardır. Özellikle bu cihazların teknik ve kullanım özelliklerini bilmek zorunda olmaları ilave eğitimleri, bilgilendirmeleri gerektirmektedir. Bu hem zaman hem maliyet anlamına gelir ki BT Bütçelerini yaparken dikkat edilmelidir. Hele şirket üst yöneticiler başta olmak üzere kullanıcıların farklı marka ve model cihaz kullandıkları düşünülürse bunlara destek vermek, hele uzaktan ve telefonla bunu yapmak çok daha zordur. Ayrıca bu cihazlardan en az birtane de BT departmanın da bulunması gerektirmektedir ki gene BT Bütçesini arttırmaktan başka çareleri yoktur BT yöneticilerinin (bunu şirket üst yönetimine anlatmakta ayrı bir stres kaynağıdır...)

Önümüzdeki Pazartesi Sabahı ;

Müşterilerinizin, tedarikçilerinizin ve beraber çalıştığınız iş ortaklarınızın mobil uygulamalar konusuna nasıl baktıklarını, geliştirdikleri, geliştirecekleri uygulamaları öğrenin.Piyasadaki mobil uygulamalar hakkında fikir sahibi olun. Şirketinizde ki iş süreçlerini, iş yapış şekillerinde mobil teknolojilerinden faydalanma ve kullanma yöntemlerini tespit edin.

Bana göre ...

Türkiye mobil teknolojilerini kullanmada çok hevesli ve insanlar gibi şirketlerde son model teknolojileri ve uygulamaları kullanmak istemekteler. BT yöneticileri olarak her ne kadar iş yükümüzü arttırsada, güvenlik açısından sakıncalı durumlar yaratsa da karşı durmak imkansız. Özellikle “müşterilerinizin olduğu her yerde olmalısınız” sözüne dikkat edin.
24/06/2001

IT Yöneticilerinin öncelikleri...


Bilgi teknolojileri (IT - Information Technology) yönetiminde görev yapan tüm bilişimcilere önümüzdeki beş ila onyılı kapsayacak olan yeni trendleri paylaşmaktayım. Gartner, IDC başta olmak üzere IBM, HPO ve Cisco gibi bilişim sektörüne yönelik araştırma raporları yayımlayan şirketlerin 2011-2020 yıllarına ait öngörülerini bir araya getirerek aşağıdaki sıralamayı çıkarttım. Bunlar tüm dünyada geçerli olan trendler olup ülkemize yansımasının analizini bilgi işlemci gözüyle yapmaya çalıştım. Makro düzeyde inceleme yaparken mikro düzeye indirgeyerek Türkiye açısından da analizlerimi ülkemizin içinde bulunduğu şartları ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak yazıların sonuna ekledim. Ajandamızda bu yeni trendlere bölümler ayırırken, çalıştığımız şirketlere nasıl adapte edeceğimizi düşünürken ve uygun olanları hayata geçirmekle uğraşırken bize verilen kısıtlı bütçeler dahilinde hareket etmeli ve günlük rutin işlerimizi de aksatmadan yerine getirmenin başlıca görevlerimiz olduğunu da unutmayalım...
Konuların üzerine gelip tıkladığınızda gerekli detay açıklamaları okuyabilirsiniz.
Önümüzdeki Pazartesi Sabahı ;
Değişen dünya ekonomisi ve teknolojik getiriler bugüne kadar ki kabullerimizi ve alışkanlıklarımızı kökten değiştirecek niteliktedir. Bunun bilincinde olmalı ve değişmeliyiz. Diğer iş birimlerleri ile herzamankinden daha çok çok beraber ve birlikte hareket etmeliyiz. Şirket üst yönetimlerine değişiklikleri anlatma uğraşı içinde olmalıyız. Departmanımızı yönetmek için yeni yöntemler geliştirmeli ve elemanlarımızı nasıl mutlu edeceğimizin yollarını bulmalıyız. Maliyetleri düşürmek ana hedefimiz olmalı.
Bana göre ...
BT yöneticilerinin işleri daha da zorlaşacaktır. Hem teknolojiyi yakından takip edecekler, bilecekler hem de bunları en az maliyetle uygulamaya alacaklar. Departmanın yönetiminde uzmanlıklar daha da derinleşeceği için yönetmek ve kontrol etmek daha da zorlaşacaktır. Her ne kadar işlerimizi kolaylaştıracak gibi görünsede bu yenilikler aslında daha da karmaşık ve kompleks sistemlere sahip oluyoruz. Kendimizi ve işimizi anlatırken zorlanıyorduk şimdi bulutlar üzerinde inşa edeceğimiz sistemleri bilmeyenlere nasıl anlatacağız düşünemiyorum :)