8 Ocak 2005 Cumartesi

E-İŞ Modeli Yönetimle

E-İŞ MODELİ YÖNETİMLER

E-İş yönetimi en basit anlatımıyla Internet’in gücünü %100 kullanmaktır. Günümüzün en geniş iletişim ağı olan Internet teknolojisinden faydalanarak tüm operasyonların eskisinden çok daha verimli, çok daha düşük maliyetli, çok daha esnek biçimde yönetilmesini sağlayan iş yapma biçimdir. Geniş katılımlı bir yönetim modelidir. Operasyonel süreçlere katılan ; müşteriler, çalışanlar, iş ortakları, tedarikçiler, vatandaşlar, kamu kuruluşları sistemin gerçek zamanlı kullanıcılarıdır ve güncel bilgileri anlık olarak oluştururlar ve/veya kullanırlar. Sistemin bir parçası olarak sisteme değer kazandıran bu kullanıcıların ortak bir hedefi vardır : Doğru bilgiye - oluştuğu ilk noktasından kullanıldığı son noktasına kadar – zamanında , hızlı ve düşük maliyetlerle ulaşmak ve kendi yararları doğrultusunda kullanmak.

Bir Amerikan araştırma şirketi olan NAPM (National Association of Purchasing Managers) yaptığı araştırma sonucuna göre “Bir şirketin giderlerinden %5 tasarruf etmesiyle satış gelirlerini %30 artırması arasında, kar/zarar tablosuna olan etkisi açısından- bir fark yoktur.” Günümüzün acımasız rekabet ortamında şirket gelirlerinin %30 artması hemen ve çok kolay olması mümkün değildir. Artık şirketler giderlerini kısmaya, ödemelerini kontrol altına almaya ve alacaklarını zamanında tahsil etme yoluna giderek gelir gider dengelerini tutturmaya çalışmaktadırlar. Başarılı bir E-iş modelinde ; operasyonel maliyetler ve buna bağlı giderlerde kısıntıya gidebilir, satışları belli oranlarda değişik kanallara taşıyabilir böylece işletme karlılığını enazından iki kat artırabilir. Sonuç kar/zarar tablolarında artı hanesindeki rakkamlar ve bilançolardaki rahatlıktır.

E-İş Modeli herşeyi unutmak, yıkmak, bozmak, olmayanları bulmak değildir. Aksine bilinenleri, sahip olunan tüm değerleri, teknolojinin getirdiği tüm avantajların üzerinden yeniden ele almak , uyarlamaktır. Bundan çok değil 20 sene öncesine gidildiği zaman bilgi işlem teknolojileri, Muhasebe ve Malzeme İhtiyaç Planlaması (MRP) üzerine yoğunlaşmış durumdaydı. Daha sonraki zamanlarda MRP, içine üretimi de alarak gelişti ve karşımıza MRPII olarak geldi. Ancak operasyonlar sadece malzeme ve üretimden oluşmuyorlardı; finans, lojistik, satınalma ve insan kaynakları gibi direkt ve endirekt yoluyla şirketlerin karlılığını etkileyen unsurları da kontrol edilmeli ve yönetilmeliydi. 90’lı yıllarda dinamik pazar şartları ve teknolojik gelişmeler, Internetin yaşam biçimi haline gelmesiyle, kapsamı genişlemiş ve şirket içi yazılımlar yetersiz kalmaya başlamışlardı. İşte bu noktada Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) yazılımları piyasada yer almışlardır. Daha sonra gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda, tedarikçilerle olan ilişkileri de yönetebilen Tedarik Zinciri Yönetim (SCM) paketini, müşterilerle olan ilişkileri yönetebilen Müşteri İlişkileri Yönetim (CRM) paketinide kapsar bir hale gelmiştir.

Şirketlerin en büyük varlıklarından biri de çalışanlarıdır. Şirket içinde her kesimde görev yapanların bu zincirlerin bir halkası olmaması düşünülemez. Bilgiyi üretenlerin ve kullanarak karar verenlerin, bilgiye her ortamda ve her anda ulaşmaları kolaylaştırılmalıdır. Ayrıca bilgiyi üretenlerin profesyonel donanımlara sahip olmadan kolayca ve kendilerinin katılımıyla bu zincire katılmaları sağlanmalıdır. Bu şirketler için çalışanlar olabileceği gibi e-devlet modellerinde vatandaşlardır. Başarılı e-iş modellerinde insanlar kendilerini ilgilendiren bilgilere kolaylıkla ulaşmalı, değiştirerek güncel halde tutabilmelidirler. ERP sistemlerinde self-servis şeklinde adlandırabileceğimiz uygulamaları vardır. Kişilerin kendi özlük bilgilerini güncelleyebilecekleri, kontrol edebilecekleri e-insankaynakları, kendi taleplerini girebilecekleri ve takip edecekleri e-satınalma, yaptıkları masrafları ve ödemeleri girecekleri e-finans uygulamaları hemen aklımıza gelen örneklerdir. Şirket dışındaki tedarikçilerde bu “kendi kendini yönet” uygulamalarından yararlanabilirler ; kendilerine açılan sipariş taleplerini, ödemelerin ne zaman yapılacağını, cari hesap takiplerini bu sisteme katılarak kontrol ederler. Şirketin müşterileri de , aldıkları hizmet/ürün takiplerini, kendilerine olan yaklaşımlarını bu sisteme dahil olarak yakından takip ederler.

Görüldüğü üzere herkesin katılımı sağlandığı takdirde başarılı bir E-İş modeline sahip olunabilir. Bu zincirin bir halkasının eksik olması beklenen faydayı tam olarak sağlamayacaktır. E-İş modeline geçiş ve uygulama sürecide hemen olacak diye bir kural yoktur. Şirketlerin karar vermeleri, buna hazırlanmaları, çalışanlarını eğitmeleri, iş ortaklarıyla entegre olabilmeleri, müşterileri ile etkileşimli iletişime geçmeleri zaman alacaktır. Ayrıca uygulamaya geçilirken ki yaşanabilecek aksaklıklar, farklı sistemlerle entegrasyonda ki zorluklar, tam bir katılımın ilk başlarda sağlanmaması, iş süreçlerinin kolaylıkla revize edilememesi gibi etkenlerde unutulmamalıdır. Bir şirket, özel veya kamu kuruluşu olsun, küçük veya büyük olsun, e-iş modeline geçmeye karar verip uygulamaya başlamasından sonra geriye dönüşü yoktur. Hele e-pazaryerinin bir oyuncusu olduktan sonra ya var olacaktır ya da yok olacaktır. Günümüz bu kadar acımasız şartlara zemin hazırlamaktadır.

Son söz : Yaşayan herkes artık e-pazaryerinin bir oyuncusudur...

Ahmet ÖZKAN

aozkan@bilgisite.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder